8 Aralık 2013 Pazar

İlk Yemeğim..

Ankara' nın yazları bir başkaydı o zamanlar ya da bana öyle gelirdi. O yaza kadar kumruların gu-guuuuk-guk sesleriyle yatılan öğle uykuları, uyumadan okunan Altın Çocuk Kitapları... Dünyanın dört bucağında gezilen adalar, bulunan hazineler, gizli gizli bahçeler... Maceralar ve hayaller ki ucu bucağı yok.. ve hasretle beklenen ilk okul mezuniyeti. Bisiklet alınacak!

Bizim zamanımızda 3. sınıf önemli sınıftı. Mecburi eğitim üçe kadar. Pembe vardı sınıf arkadaşım. Kapıcıydı babası (şimdinin apartman görevlisi). 1. sınıfta ben 3. sınıftan sonra ayrılacağım demişti. Öyle de oldu... Pembe Özkapıcı (şaka değil adı buydu). Ne oldu o kıza sahi? Parlak saten önlüğü, kar beyaz yakası, gür kıvırcık siyah saçları... Çocuk kabullenişiyle aramızdan yok olup gitmesini ne kolay kabullenmiştik. Neyse konu bu değildi...

İşte o 3. sınıfın bittiği yaz, İsviçre' den getirilmiş ve okulun su varilinde test edilmiş ve testi geçememiş bir "su geçirmez" saat kola takılmışken tam, ele de roman alınmış ve uyunmayacak öğle uykusunun hazırlığındayken... Neclâ Hanım sabahtan ayıkladığı barbunyaları önüme koyarak "pişiriver şunları" dedi. Ta-ta-ta-taaaaaaaaaaaaammmmmmmmmmm..

Nasıl ya?

Girdik birlikte kapakları ihtimal ablam tarafından turuncu boyanmış mutfağa... Soy soğanları.. Böyle yapacaksın.. Rendele şimdi ama elini kaptırma... Soğan mı ağlattı ben mi ağladım bilmiyorum.. Hüngür hüngür ağladığımı biliyorum. Soğanlar yağda cızlarken domates rendesi, at onu da içine, elini yakma ama... Şimdi 2 diş sarmısak... Koy haşlanıp karası gitmiş barbunyayı ve ekle suyu üzerini örtecek kadar. Tuzunu ve şekerini unutma...

Pasifik okyanusunda korsan kovalayacakken turuncu kapaklı dolapları olan  mutfakta barbunya... Neyse barbunya pişti, akşam bizim kocaman aile sofraya oturdu... Annem barbunyayı sofraya koyarken "bunu Çiğdem pişirdi" dedi... Herkes çok beğenip hapur hupur yedi (ki valla da güzel olmuştu)... O zaman eline sağlık sözünün kıymetini anladım ve yemek yapmayı sevdim.

Anlattığım gibi anlatınca ki gerçeği de budur travma olması beklenirdi. Olmadı. O yaşta mutfağa girmek elime çabukluk ve lezzet verdi.

İyi ki yapmışsın anne.. gerçi o gün o romanı okusam da iyiydi ya :) iyi ki...

8 yorum:

  1. Barbunya yemeye gelecem bir gün :)

    YanıtlaSil
  2. en sevdiğim iki zeytinyağlıdan biridir..
    eline sağlık..

    atalet..=)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öbürü ne? Hani inşallah ağırlarsam bir gün :)

      Sil
  3. İlk yemeğinde başarılı olmuşsun süper,benimki hezimetle sonuçlanmıştı. Barbunya en sevdiğim zeytinyağlıdır. O Leylak bana haber versin sana gelirken:)

    YanıtlaSil
  4. Siz bir gelir olun da hayırlısıyla... Ferah, kahkahalı sofralar olur o zaman. :)

    YanıtlaSil
  5. Ben de gelsem olur değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oh keyfe bak.. :) Ne güzel sofra olur hem..

      Sil