23 Şubat 2013 Cumartesi

Soğuk Algınlığına Karşı Taze Sarmısak Aşı(sı)

Eskiden kıştan bahara geçerken dilimden düşmeyen bir şarkı vardı. Bahar gelince ben böyle olurum, hapşuyum, turşuyum. Bütün öksürükler benden bu gece... diye. Gerçi öksürükten çatallaşmış ve kısılmış sesimle söyleyemezdim. Her iki haftanın birini de yatakta geçirirdim. Ne zaman ki taze sarmısaktan yapılan sarmısak aşını keşfettim hastalık filan kalmadı bende. O yüzden şubat ayında gözüm hep taze sarmısaktadır. Haftada bir pişer evde. Çiğ yiyemem kokusundan  rahatsız olurum ama bu şifa çorbası ağız kokusu da yapmaz. O zaman buyrun mutfağa.



Malzememiz iki bağ taze sarmısak, bir bağ taze soğanın yeşil kısmı, 5 su bardağı su, 2 su bardağı yoğurt, 1/2 su bardağı pirinç, 1 yumurta sarısı, 1 silme çorba kaşığı un, 1 silme çorba kaşığı kuru nane.






5 bardak su 1/2 bardak pirinçle ocakta kaynarken biz de sarmısakları ayıklayıp taze soğanların yeşil kısımlarını kesip yıkadıktan sonra keyfimize göre doğruyoruz.


Kaynayan suda pirinçlerin yumuşamasını beklediğimiz için geri kalan tüm malzeme bu arada hazırlanabiliyor. Bayılırım başında beklemek gerekmeyen yemeklere.




Şimdi bir kâseye iki bardak yoğurt, un, yumurta sarısı ve naneyi koyalım ve birbirine karıştıralım.





Pirinçler pişince içine önce doğradığımız sarmısak ve soğanları atıyoruz. Onlar hafifçe yumuşayınca da yoğurtlu karışımımız yavaşça giriyor tencereye. Bir yandan metal kaşıkla karıştırırsanız un topaklanma yapmaz.





Kaynayınca altını kısın beş dakika bırakın tıkırdasın. İsterseniz üzerine tereyağında kırmızı biber gezdirebilirsiniz.

Afiyet şifa olsun...








21 Şubat 2013 Perşembe

Baharın ayak sesleri

Ev mis kokuyor mis. Baharın müjdecisi taze bakla çıktı. Erken ekilen tarlalar üç hafta süren ılık lodosla çabucak ürün vermişler. Bademler de çiçekte hoşgelsin sefa gelsin bahar.

Ben taze fasulye ve baklayı ayıklamadan önce yıkarım. Özellikle baklanın uçları kararmaz bu sayede. Limonlu su ne güne duruyor biliyorum ama baklanın tadını limon ekşisi ile sevmiyorum.

Baklalar ve soğanlar hazır. Taze soğan Lale sayesinde girdi yemeğe ama bu yiğidin bakla pişirişi başka. Soğanlar doğrandı ve tencere dibine yerleşti. Üzerine bakla ayıklandıkça eklendi. Daha kalın ve sert görünenler dibe, incecik olanlar üste konuldu. Tuzu, yarım bardak kadar sızma zeytinyağı, 3 adet kesme şekeri konuldu, bir bardak da su eklendi. Üzerine bir tatlı kaşığı un serpelenip kapağı kapatıldı ve ocakta kısık ateşte pişmeye bırakıldı.






Bakla hakkında bir not: Kalabalık değilseniz, pişirmekte olduğunuz bakla gözünüze çok göründüyse piştikten sonra ya kavanozlayın ya da soğutup kilitli torbalara yerleştirin atın dondurucuya. Kış boyunca çıkarın, erisin yiyin.

Zeytinyağlı tamam da ana yemek ne yapsam? Izgara istemiyor canım derken dondurucuya başvurmak geldi aklıma. Geçen bahar kışlık zeytinyağlı sarmaları hazırlarken artan yaprağı etli sarıp atmıştım dondurucunun dibine. Eh bahar yaklaştığına göre bunların tüketilmesi lazım ki yerine yenileri gelsin. 1.5 paket kalmış çıkardım hepsini dışarı.



Şimdi bunları tencereye dikine dikine yerleştirelim şu biçimde...






Yağını, suyunu, seviyorsanız bibr salçasını da ekleyip doğru ocağa.



Kısık ateşte tıkır tıkır pişecek, akşama da bitecek... afiyetle.